Yıllardır kamuoyunda sert üslubu ve cesur yorumlarıyla tanınan gazeteci Cem Küçük, bu kez öyle bir çıkış yaptı ki hem sosyal medyada hem de siyaset kulislerinde büyük yankı uyandırdı. Katıldığı bir canlı yayında, konunun gundem dışı olmasına rağmen aniden sözü cezaevlerinde tutuklu bulunan bazı isimlere getiren Küçük, beklenmedik şekilde "Artik içeridekiler tahliye edilmeli" diyerek tartışmaların fitilini ateşledi.
ilk anda herkes ne söylediğini tam anlamasa da, cümlelerin devamı meseleyi açık bir şekilde ortaya koydu. Cem Küçük, yıllardır dosyalan tamamlanmadan cezaevinde tutulan, kamuoyunun yakından tanıdığı bazı kişileri kastederek. Eger suçlan varsa yargılanısınlar, yoksa artık bu insanları içeride tutmak hukuka da vicdana da sığmaz ifadelerini kullandı. Bu açıklama, yalnızca sıradan bir görüş bildirimi değil, derin bir sistem eleştirisi olarak okundu Çünkü bu sözier, hem yargıya hem de siyasi otoriteye açık bir mesaj gibiydi
Kuçükün "Dosyalar çürümüş durumda yıllar de iddianame bekleyen insaniar var seklindeki açıklaması ise özellikle hukuk çevrelerinde dikkatle izlendi. Bu sözler, özellikle belli başlı davalarda yaşanan uzun tutuklüluk sürelerini ve adil yargılama sürecindeki tıkanıklıkların yeniden gündeme taşıdı. Üstelik bu çağı bugüne kadar genellikle devlet politikalarını savunan bir isimden gelince etkisi kat kat faria oldu
Tepkiler gecikmedi Sosyal medya kullanıcıları arasında yorumlar ikiye ayrıldı. Bir grup. Cem Küçükün cesaretini ve gerçeklen dile getirme iradesini takdir etti. Ancak diğer grup bu çıxışı zamanlaması manidar" ve "sryası pozisyon değiştirme sinyal olarak gordu. Bazı yorumcular ise açık açık, Kuçuk ün bu açıklamalatia belli bir çevreye göz kirptığını iddia etti
Siyaset cephesi ise temkinli, iktidar kanadından henüz resmi bir açıklama gelmedi. Ancak parti kulistaronden sızan bigilere göre, bazı isimler Cem Küçükün süzerinden ranatsız. Özellikle bebri davalanın yeniden tartışmaya açılmasından endise duyan çevreler, bu çinin gereksiz bir kınma yaratabileceği görüşünde. Tüm bu gelişmeler olurken, gözler şimdi hem Cem Küçük'ün bundan sonra söyleyeceklerinde hem de yargı ve siyaset kurumlarının bu çağrıya nasıl yanıt vereceğinde. Zira bir gazetecinin tek cümlesi, uzun süredir bekleyen çok sayıda dosyanın yeniden masaya gelmesine neden olabilir.
Bu çıkış, sadece bir kişinin sesi değil, adalet sistemindeki tıkanıklıklara karşı büyüyen bir rahatsızlığın da dışa vurumu olabilir. Türkiye de adaletin, vicdanın ve hukukun kesişim noktasında yeni bir tartışma daha başladı. Şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Bu sadece bireysel bir çıkış mıydı, yoksa yaklaşan bir değişimin ilk işareti mi?
